9 Mart 2010 Salı

Futbol Peygamberleri #1: Niall Quinn



On altı yaşında Arsenal’le sözleşme imzalayarak profesyonel olan,
Oynadığı 573 maçta 164 gol atan,
Yirmi yıllık profesyonel kariyeri boyunca sadece iki kere takım değiştiren,
Kırk yaşında batmak üzere olan Sunderland’in kurtulması için bir konsorsiyum kuran ve yüzde elli sekizlik hisselerini satın alarak kulübe başkanlık ve –kısa bir süreliğine- teknik direktörlük yapan,
Nokta santrafor, pivot santrafor, -bu topraklarda- Hakan Şükür tipi santrafor olarak nam salan forvet tipinin öncülerinden olan futbolcu.

Madde madde yazmayı bırakıp bu yazı dizisini aklıma getiren 1.94’lük İrlandalı’nın öyküsüne geçiyorum.

6 Ekim 1966’da dünyaya gelen Quinn daha çocukken ailesinin desteğiyle spora yönelir. Önceleri basketbol - rugby ikilemine düşen Quinn, ikisinde de yeteneği olmadığını farkedince futbola ve milli sporları hurlinge yönelir. Hurling’de gençler kategorisinde altın madalya kazanmasına rağmen Arsenal’den gelen teklif futbol aşığı adamın aklını çeler. Şimdi bir çok kişi ‘futbol aşkı değil, paranın gücü’ diye düşünebilir fakat işin aslı öyle değildir. On altı yaşındaki bu çocuk ilk sözleşmesinden aldığı parayı doğduğu kentteki evsizlere bağışlar. Takımıyla çıktığı ilk maçta dönemin efsane takımı Liverpool’a gol atarak muhteşem bir başlangıç yapar. Fakat hayat böyle devam etmez Ada’nın diğer tarafından gelen dev adam için. Uzun bir süre ilk on birde forma giyemez; hurlinge dönmeyi düşünecek kadar uzun bir süre! 1987’de Lig Kupası’nı kazanır Arsenal’le. Düzenli olarak forma şansı da bulur o sezon fakat ertesi yıl Leicester City’den, Gary Lineker’in kankası Alan Martin Smith’in transfer olmasıyla yine aşındırır yedek kulübesindeki koltukları. ’90 İtalya’nın yaklaşmasıyla keyfi iyice kaçar zira çocuk denecek yaşta Premier Lig’e transfer olup Dünya Kupası görememek fazlasıyla can sıkıcıdır. Çantasını hazırlayıp kuzeye; ‘Futbol Peygamberi’ olarak anmaya başlayabileceğimiz mucizelerini gerçekleştirmek üzere Manchester City’e gider.



Kendisinin tabiriyle emeklemeyi öğrendiği Arsenal günleri geride kalmıştır artık.

Transfer kararı işe yarar ve ülkesi tarafından İtalya’ya çağırılır. İlk maçı doksan, ikinci maçı da seksen beş dakika kenarda izledikten sonra son maça ilk on birde başlar. 71’de attığı gol; Hollanda ile aralarındaki her şeyin eşitlenmesine sebep olur: atılan-yenilen gol, galibiyet, beraberlik ve mağlubiyet. O zamanlarda kara kaplı kitap kura çekilmesini emreder ve portakallar bu saçma uygulama sonucunda grubu üçüncü bitirip Almanlarla eşleşirken, ikinci sırayı alan İrlanda’ya da Romanya gelir. (Grubu 10 gol atarak lider bitiren Almanya sırasıyla Hollanda, Çekoslavakya, İngiltere ve Arjantin’i tanımayarak kupaya uzanır. Grubu ikinci bitirmenin önemi ya da kura ile üçüncü bitirmenin talihsizliği böyle bir şey işte.) Quinn ve arkadaşları Romanya’yı penaltılarla elerken son sekizde karşılarına ev sahibi İtalya çıkar. Roma’da, 30 Haziran’da oynanan maç Schillaci’nin golüyle 1-0 bittiğinde ilk Dünya Kupası’ndan alnının akıyla ayrılır Quinn. Henüz ilk yılında taraftarlar tarafından sezonun oyuncusu seçilir.

21 Nisan 1991’de ligde kalmak için çırpınan Derby County ile karşılaşır City. Önce attığı golle takımını öne geçirir. Devre bitmek üzereyken 2-1 öndedirler. Duraklama dakikaları oynanırken penaltıya sebep olur City kalecisi Tony Coton ve cezası da kırmızı karttır. Değişiklik yapılmaz ve Milli Takım antrenmanlarında eğlence olsun diye kurtardığı her penaltı için takım arkadaşlarından para alan Quinn kaleye geçer. Yıllar sonra yolu, iki kıtayı birbirine bağlayan topraklara düşecek, hatta Ulubatlı Souness tabirinin doğmasına el ayak olacak Dean Saunders topun başındadır. Quinn sadece penaltıyı değil ikinci devre boyunca da tüm Derby ataklarını savuşturur. Normal süre içerisinde hem penaltı kurtarıp hem de penaltı atan ilk futbolcu olarak tarihteki yerini alır ve efsaneleşme yolunda ilk adımını atar. Maç bitiminde ağlayan Saunders’i teselli ederken röportaj için yanına gelen muhabirlere “Ben, başkaları acı çekerken onların yanında sevinemem” diyerek ezber bozar.

Ertesi sezon İtalya’nın Penola kentindeki yaz kampı sırasında Quinn farkında olmadan ileriki yıllarda efsaneleşeceği bir olaya karışır. İlkokuldan arkadaşı Michael Carruth, Barcelona 92’den boks altın madalyası ile döner ve Quinn takım arkadaşlarını da çağırıp bir eğlence düzenler. Bir ara tuvalette çıkan tartışmada Steve McMahon bir türlü sakinleşmez. Yardımcı antrenör Sam Ellis kavgayı ayıracağına gecenin konseptine uyup ikiliyi düelloya davet eder. Kavgayı ayırmak için çabalayan ‘Mighty Irishman’ bir anda McMahon’la kavga ederken bulur kendini. İki oyuncunun da paramparça olur giysileri. McMahon mekanı terk ederken, Quinn tişörtünü çıkartır; City’li taraftarların orada olduğundan habersiz, kan içinde kalan pantolonuyla dans etmeye başlar. Bir anda müzik kesilir ve içerideki insanlar hep bir ağızdan Quinn’in adını haykırır.

Bir kez daha kendi tabiriyle, futbolu öğrendiği Manchester City günleri de geride kalmıştır artık. Son durak bir alt ligdeki Sunderland olur.

’94 Amerika’ya sakatlığı yüzünden gidemeyen Quinn, 30 yaşında kariyerinin en güzel yıllarını yaşayacağından bi haber imzayı atar. Yeni açılan Stadium of Light’ta atılan ilk gol O’nun ayağından eski takımı Manchester City’e gelir. Kevin Philips’i asistleriyle besleyerek önce Sunderland’ı Premier Lig’e çıkartır ertesi sene de attığı gollerle takımının ligi yedinci sırada bitirmesini sağlar. Önemsiz bir ayrıntı: Bir kez daha gol attığı bir maçın son on dört dakikasında kaleye geçer ve yine gol yemez… Bu arada Manchester’da ve İrlanda’da kulaktan kulağa yayılan disko hikayesi, Sunderland taraftarları tarafından dizelere dökülür. Beste, UK Singles Charts’a girer hatta akıl almaz bir şekilde elli dokuzuncu sıraya kadar yükselir! Bugün bile bir çok insan tarafından gelmiş geçmiş en güzel tezahürat olarak dillendirilir ‘Niall Quinn’s Disco Pants’.*



2002 yazında, otuz altı yaşındayken ve jubilesini yaptıktan birkaç hafta sonra İrlanda’nın Dünya Kupası kadrosuna çağrılır. Yine grubun son maçında sahneye çıkar ve Almanya karşısında Robbie Keane’e indirdiği topla üç Alman savunmacıyı çaresiz bırakırken takımını da ikinci tura taşır. İspanya karşısında ise son dakikada yaptırdığı penaltıyla maçı uzatmalara taşır ama penaltı atışları sonucunda elenmekten kurtaramaz İrlanda’yı.

Sunderland ve İrlanda Milli Takımı’nın karşı karşıya geldiği ve jubilesini yaptığı maçta elde edilen 1 milyon poundluk gelirin ‘tamamını’ evsizler ile çocuk hastanelerine bağışlar. İngiltere Kraliçesi tarafından şövalyelik ünvanına layık görülür. Bir lösemili çocuk tarafından yazılan mektubu, jubilesinde oynayan tüm futbolcularla birlikte Kraliçe’ye de verir. Dünya Kupası’nın ardından yazdığı otobiyografisi, İngiltere’de yılın spor kitabı ödülünü alır. Futbolu bırakıp Sunderland’i yönetmeye başlaması arasında geçen sürede önce Sky Sports’ta yorumculuk, ardından da The Guardian’da köşe yazarlığı yapar.



2006 yazında Sunderland’e el uzatır ‘Efsane’. Borç batağından kurtardığı kulübe teknik direktör bulana kadar takımın başına geçer. '1 galibiyet - 5 mağlubiyet' istatistiğinden hemen sonra Roy Keane ile anlaşır. Keane, kendi söylemiyle işine asla karışılmadığı bir ortamda takımı toparlar ve şampiyon yapıp Premier Lig’e geri dönmesini sağlar.



Ertesi sezonun sonuna doğru Quinn artık efsaneliğin sınırlarını zorlar ve tehditleri ortadan kaldırmak için bilet dağıtarak antipatik duruma düşen başkanlara nazire yaparcasına bir tavır sergiler. Cardiff deplasmanından dönen takımla birlikte uçakta seksen tane de taraftar yer alacaktır. Ancak taraftarlar uçağın kalkış saatini kaçırır. Uzun süren tartışmaların ardından, yetkililer geri adım atmaz ve taraftarların alınmayacağını zira o kadar yolcunun işlemlerinin yapılması için vakit olmadığını belirtirler. Bir sonraki uçak 24 saat sonradır, taraftarların sabrı tükenir ve Quinn girer devreye: “Hepiniz taksiyle döneceksiniz ve taksi paraları benden.” 8000 poundluk on sekiz taksinin masrafını cebinden öder başkan. Yönetim uyumaz taraftara sahip çıkar. Taraftar da Disco Pants’i coverlayarak cevap verir Quinn’e:

"Niall Quinn's taxi cabs are the best,
So shove it up your arse Easy Jet.
Fat Ashley wouldn't do it for the mags,
Niall Quinn’s taxi cabs!
"

İmajlarıyla yıldız mertebesine yükselen bir çok futbolcunun neden efsane olamayacaklarına cevaptır Niall Quinn. G-14’e karşı çıkan, milli takımların kulüpler nezdinde haklarını koruyan, hayatı futboldan ve paradan ibaret görmeyen bir futbol sevdalısı.

Bu güzel adamın güzel hayat hikayesi kendi sözleriyle bitmeli: " Arsenal'de emeklemeyi, Manchester City'de futbol oynamayı, Sunderland'de ise insan olmayı öğrendim."



*Niall Quinn’s Disco Pants

Niall Quinn's disco pants are the best,
They go up from his arse to his chest.
They are better than Adam and The Ants,
Niall Quinn's disco pants.

Our defender are so tight,
The keeper just gets bored,
One Melville pass contains more class
Than all the House of Lords.
With Micky it's a travesty
That he's not England's number three,
See the size of Butler's thighs,
He’s running on pie energy.
Solid granite three feet thick
Is softer than Chris Makin.
Survive him and we've Sorenson
To save our Danish bacon

Niall Quinn's disco pants are the best,
They go up from his arse to his chest.
They are better than Adam and The Ants,
Niall Quinn's disco pants.

It's hard to beat a football team
That plays with a magician,
And Allan Johnston's cast his magic
Spell on this division
Lee Clark is a Mackem,
Talking with his feet,
We look through Alex Raebans,
So we're just too cool to beat.
It's plain to see that Summerbee
Could outwit Aristotle,
And all the Samsons you could drink
Won fill up Bally's bottle.

Niall Quinn's disco pants are the best,
They go up from his arse to his chest.
They are better than Adam and The Ants,
Niall Quinn's disco pants.

Micky Bridges, cool as fringes,
dances round defences,
Mellow D. brings ecstasy
and Phillips scores us senseless.
Peter Reid has cheered up,
coz he knows just what it means.
For Sunderland supporter
To be "top of the league"
His masterstrike, an Irish bloke,
Who came up for the crack,
With footwear nicked from Fred Astaire,
And James Brown's disco slacks.

Niall Quinn's disco pants are the best,
They go up from his arse to his chest.
They are better than Adam and The Ants,
Niall Quinn's disco pants.
Niall Quinn's disco pants.
Niall Quinn's disco pants.
Niall Quinn's disco pants.

1 yorum:

gülş dedi ki...

bu yazı kaç günde yazıldı merak ediyorum. quinn kendisiyle ilgili bu kadar çok şey bilmiyor olabilir.