Fotoğraf, Avrupa'nın bilinen en büyük dönme dolabı "London Eye"'dan çekilmiş. Her yıl 3 milyona yakın turist Londra'ya bir de gökyüzünden bakmak için 135 metre yüksekliğindeki bu dev oyuncağa biniyor.Peki dönme dolabın bu blogda ne işi var? Futbolcuların kariyerlerini dönme dolapla özdeşleştiren yazar, bu postta en tepeye çıkmak için en iyi kabinlerden biletli, iki farklı ülkeden iki oyuncunun aksaklıklar yüzünden yarıda kalan hikayelerini karşılaştırıyor.
Benjamin Colett'la, 23 yaşında futbolu bırakmak zorunda kalmış eski Manchester United'lı İngiliz futbolcuyla başlayalım.
Tarihler 1 Mayıs 2003'ü gösterdiğinde Middlesbrough ile oynanan reserv lig maçında Gary Smith'in müdahalesiyle talihsiz bir şekilde bacağı iki yerinden kırılır Ben Collett'in. Uzun bir tedavi sürecinden sonra yeşil sahalara da dönmeyi başarır. Ancak iyileşse de istenilen form düzeyine bir türlü ulaşamaz. Önce New Zealand Knights'a sonra da AGOVV Apeldoorn'a kiralandıktan sonra futbolu bırakmaya karar verir. Yaşadığı sakatlandıktan tam 5 yıl sonra futbol hayatının bitmesine sebep olduklarını düşündüğü Middlesbrough ve Gary Smith'e dava açar. Spor otoriteleri Collett'in davayı kazanma şansını yüksek görmezler. Altyapıdan yetişmiş bir futbolcunun kariyerini A takımda yada prömiyer lig seviyesinde sürdürmesinin garantisi olmadığını iddia eder Savunma tarafı. Buna karşılık Alex Ferguson, Gary Neville gibi isimler dava sürecinde Collett'in lehinde tanıklık yapar ve sonunda Colett davayı kazanır. Kazandığı tazminat İngiltere tarihinde bir sporcuya ödenilecek en yüksek miktardır: Gelecekte kazanacağı potansiyel maaşlar için 3.9 milyon pound+ geçmiş hakedişler için 460 bin pound + çekilen fiziksel acı için 40 bin pound. Toplamda 4.3 milyon pound.
Türkiye'ye dönelim.
Tarih: 9 Aralık 1999
Uefa Kupası 3.tur rövanş maçında Galatasaray Bologna'yı ağırlar. Maç 2-1 devam ederken 89.dakikada oyuna giren 19 yaşındaki Alper Tezcan 2 dakika sonra vahim bir darbe sonucu sakatlanır. 2000 Mayıs'ında sakatlıktan kurtulsa da tam tamına 5 sene boyunca hiç bir resmi maçta forma giyemez. Kopenhag'da kupayı kaldıran Galatasaray takımının fotoğraf kareleri içinde gördüğümüz futbolcunun uzun süre adından bahsedilmez. 2005 yılında Orduspor'la biri kupa olmak üzere 2 maça çıktıktan sonra yeniden sakatlanır. Sonra sırasıyla Yıldırım Bosnaspor, Ispartaspor, Yeni Burdur Gençlikspor'da boy gösteren Alper Tezcan 2008 yılından beri faal futbol yaşantısına ara vermiştir.
Geçen sene "Satılık Uefa Kupası Madalyası" haberiyle yıllar sonra medyanın gündemine girer. Alper, kenidisiyle yapılan röportajda yeniden futbol oynamak istediğinden bahseder. Geçirdiği 11 ameliyatta Galatasaray kulübünden destek görmediğinden, ailesinin bu ameliyatların masrafları sebebiyle zor duruma düştüğünden yakınır. Futbol oynamasına Galatasaray'ın engel olduğundan dem vurur.
Bu kadar iddiaya karşılık olarak ne o dönemin kulüp başkanı, ne zamanın imparator lakablı teknik direktörü ne de birçoğu spor medyasından köşeler kapmış takım arkadaşları çıkıp tek kelime açıklamada bulunur. Rahmetli Alpaslan Dikmen bu olayla ilgili yazısında Alper'in kendine yazık ettiğinden bahsetmiş. O yazıda bahsedilen iddialara Alper'in verdiği cevaplar her ne kadar dramatizm de koksa, insanı suçlu tarafın kendisi olmadığına inandırıyor.
"Türkiye'nin Avrupa'ya açılan yüzü" Galatasaray Kulübü'nün vefasızlık olarak değerlendirilen saymakla bitmeyecek kadar vukuatı var. Ne jübilesi yapılmayanlar ne de kırgınlıkla ayrılan bayrak futbolcular Alper Tezcan kadar mağdur olmamıştır. Bırakın sakatlık yüzünden futbol hayatı biten bir futbolcuya destek olmayı, futbol hayatına devam edebilmesine köstek olunan bir yapıdan bahsediyoruz. Gelecek vaad eden 19 yaşında bir futbolcunun kariyerinin yavaş yavaş yok olmasına seyirci kalanların vicdanları temizdir umarım.
Alex Ferguson'ın Manchester United'ta geçirdiği 23 yılın ya da dünyanın en iyi teknik direktörleri arasında anılmasının tek sebebi sportif başarılardır diyebilir misiniz? Büyük teknik direktörler çok kupa kazandıkları için mi büyüktürdürler? Peki ligimizdeki takımlar daha çok yıldız transferi yaparsa prömiyer lig seviyesine ulaşmış mı oluruz? Evet mi dediniz, duyamadım!
19 Mart 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Fatih Terim "Biz, O'nu tedavi oluyor zannederken gece kulüplerinde fotoğrafları çıktı." demişti. Hukuk sistemi aynı değil İngiltere ile Türkiye'nin tabii fakat Alper de biraz inansa kendisine hakkını arardı.
Blog içi tartışma aman yarabbim:) Bu ülkede hakkını arayabilmek için kendine inanmak yeterli olsa keşke... "Alper'e sahip çıkıldı ama o gece alemlerinde olduğu için kendini bitirdi" demek olaylara çok iyimser bakmaktır. birden parayı bulan hemen hemen her genç futbolcunun yaşadığı olaylar, gece kulüpleri, spor arabalar vs... Emre'ye, Arda'ya, Sabri'ye sahip çıkan kulüp aynı duruşu Alper'e göstermemiştir. Bunun farklı bir açıklaması varsa da ne Terim'in söyledikleri, ne Adnan Sezgin'in söyledikleri olduğuna inanıyorum.
Yorum Gönder