22 Nisan 2010 Perşembe

Tarihte Bugün..

Uludağsözlük'teki maç yazılarımdan bir hatıra olsun bloga.


"on senedir, tsyd kupası'nın istanbul ayağı da düzenlenmediğinden sezon öncesi derbi heyecanını ya$ayamamı$ yazarın heyecanını dı$a vurmasına aracılık eden maçtır.

son iki sezonun -ki bunlardan birisi rakibinin yüzüncü yılı idi- $ampiyonu, tarihinde ilk kez üst üste üçüncü kez ligi zirvede tamamlamak için önünde dört maç olan, lig ikincisi fenerbahçe ile en son 2001-2002 sezonunu $ampiyon tamamlayabilmi$ lider galatasaray arasında oynanan, 31. hafta mücadelesi.
bu maça kadar iki takım o sezonda 3 kere kar$ıla$mı$ ve fenerbahçe hepsinde sahadan gülerek ayrılmı$tı.
ligin ilk yarısında ali sami yen'de; appiah'ın asistinde nobre'nin a$ırtma golü ile 1-0,
türkiye kupası çeyrek final e$le$mesinin ilk ayağında, 8 mart'da -kız arkada$ımdan ayrıldığım gündür, bu sebeple aklımda kalmı$- taraftarının önünde; luciano'nun volesi ve alex'in frikiği ile 2-1 kazanmasına,
e$le$menin ikinci ayağında ise; necati, ayhan ve hakan $ükür'ün gollerine tuncay ve appiah'la kar$ılık vererek 3-2 mağlup olmasına rağmen, turu geçen taraf olmu$tu. bu maçın sonunda tuncay'ın bir baba hindi tezahüratı olay olmu$ ve 20:45 ile birlikte sezona dair akıllarda kalan en önemli hareket olmu$tu.

konu dağılmasın, maç hikayesine dönelim.
haramidere carrefour'da cuma günü sabaha kar$ı dört gibi bilet kuyruğuna girilmi$, camdaki kağıda isim yazılmı$, öndeki üç be$ ki$iyle muhabbete ba$lanmı$tı. kimlik fotokopisi olmayanlara satı$ yapılmayacağı duyurusunun üzerine; saat yedi gibi fotokopici aranmı$, ebesinin nikahında açık bir cep telefonu dükkanına on erkek girip, dükkan sahibinin götünden ter akıttıktan sonra kazıklanarak fotokopi çektirilmi$ ve bilet kuyruğuna dönülmü$tü. gi$e açılır açılmaz, o hengamede ufak tefek olmanın faydasından yararlanıp karaborsacıların hemen arkasına konu$lanılmı$ ve bir kaç dakikada 44 lira kar$ılığında sadece 2200 tane olan biletlerden birine kavu$ulmu$tu. 67 saat kalmı$tı büyük maça.

bir önceki hafta fenerbahçe'nin manisa'da olaylı bir maçta 5-3 mağlup olup; haftalardır oturduğu liderlik koltuğunu bitime üç hafta kala, rize'yi 4-2 yenen galatasaray'a devretmesi ortamı fazlasıyla germi$ti. bu iki takımın her maçından önce ya$adığımız sıradan gerginliklerden değildi bu seferki. emniyet'in; galatasaray taraftarı'nın maça münferit gelmesi gerektiğini açıklamasıyla birlikte, saraçoğlu'nun tribün liderleri maçtan önce stad çevresindeki tüm galatasaray taraftarları'nı hastanelik edecekleri tehditini savururken; aziz yıldırım ise "takımımıza yapılan haksızlıklara artık yeter. taraftarların bu maçta yapacaklarından sorumlu değilim." açıklamasını yapıyor ve maç günü olacakların hayal edilmesine yardımcı oluyordu.

ve maç günü.
sadece ba$langıçı güzeldi bu günün.
"biletler cepte mi?" diye 1892 kere kontrol edildikten sonra, iki arkada$la birlikte arabaya atlanıp kadıköy'e doğru yol alındı.
anadolu yakası'na geçildiği andan itibaren adrenalin salgılanmaya ba$landı zira bir kaç dakika kalmı$tı milyonlarca insanın gözünün, kulağının orada olacağı stada varmaya.
stadın yakınındaki -pazar alanı mı orası, bilmiyorum- otoparka arabayı parkettikten sonra, ara sokaklardaki köftecilerin birinde hem bozuk para stoğunu tüketmek için, hem de maç bittikten saatler sonra çıkılacağı bilindiğinden, açlıktan ölmek istemememiz sebebiyle bir $eyler atı$tırıldı. artık; blok p, sıra 8, koltuk 5'deki yerimize oturamayacağımızın gün gibi a$ikar olduğu tribüne girme vakti gelmi$ti. münferit geli$ olduğundan ve gerizekalı olmadığımızdan; formalarımız içimizde, üzerimizde ince gömleklerle kenan evren tarafı'ndaki giri$e doğru yol aldık. (burada $u ayrıntı 3 senedir kafamı kurcalamakta. mülayim bir yüzüm olduğundan dolayı mı yoksa ba$ka bir sebebi mi var hala anlamı$ değilim. üzerinde fener forması olmayıp, stad çevresinde dola$anları içindekileri göstermeleri için zorlayan bir güruh vardı o gün. elbette bunların çoğu galatasaray taraftarı'ydı ve akıbetleri kenan evren'in bahçesine giren ambulansın içinde yatmak oldu. bize ses çıkartan olmadı nedense, kalabalığın içinde olmamıza rağmen...) birer bira önerisine herkes kafa sallayınca, büfelerden birinin önünde oturulup maç havası solunmaya ba$landı. bu sürede, tribün liderleri'nin maçtan önce söylediklerinin hayata geçtiği de görüldü fazlasıyla. olaylara karı$mayan emniyet, tekme tokat dövülen insanlar, gelen ambulanslar, kenan evren'in açılan kapısı... sonrası bilinmiyor. biralar bitince, fenerbahçe taraftarı'nın giri$i ile arasında 1 metre kadar mesafe olan bir emniyet kordonundan zar zor içeri girildi. sol kenarı yırtık biletim elimde, iki kat çıkılan merdivenlerin ardından iki golün atılacağından bi haber olunan kalenin arkasındaki yerler alındı.

burada $unu belirtmek gerekiyor. sözlükte bilimum tartı$malarda, "galatasaray maçı bizim için sıradan, hede hödö" diyen gobeller görüyoruz arada sırada. kimse kimseyi kandırmasın. $u sıradan turkcell süper lig'i katlanabilir kılan bir kaç olaydan biri bu iki takımın kar$ıla$ması. taraftar kart uygulaması çıktığından beri biletlerini aylarca önceden bitirdiğiniz bir maç ile, kendi evinizdeki o sezonun ilk maçı olmasına rağmen tribünlerini bo$ bıraktığınız sivas maçını aynı kefeye koymayın, güldürmeyin. kendinizi de kandıramazsınız zira bu maçlarda futbolcular kadar taraftarlar da 'en iyisi'ni ortaya koymaya çalı$ıyor. sikimsonik bir maça 50 lira vermeye yana$mazken insan, bu derbinin karaborsa biletine borç harç 100 lira verebiliyor. sikimsonik bir maç günü stada bir saat önce gelirken insan, bu derbinin olduğu gün sabah erkenden uyanıp maç havasını solumaya gidiyor. adamı ayar etmeyin, ikiyüzlülük yapmayın.

tribünde -alt kattaydık-; 3 ya$ında bir ufaklık, 1999'dan beri tüm fenerbahçe - galatasaray derbilerini yerinde izlemi$ ellili ya$larda bir bayan, yetmi$ini geçmi$ bir dede, bilet kuyruğunda tanı$ılan adamlar ve en az bizim kadar çevik kuvvet vardı. sol üstteki tribünle atı$ma ba$layınca çevik kuvvet'in daha maç ba$lamadan taarruzuna maruz kalmı$ ve az çok gecenin sonunda nasıl bir muamele ile kar$ıla$acağımızı tahmin etmi$tik. takımlar ısınmak için sahaya çıktığında, mondragon'un ba$ına atılan bir kaç pet $i$e (ertesi sene ali sami yen'de atılanların yanında lafı olmaz) ve doğal olarak küfür vardı. olmasa elbette iyi fakat bugüne kadar ne gördüm bunların ya$anmadığı bir derbi, ne de görebileceğim. burada bir belirtme daha; 'kadıköy'de küfür yok' iddiasının ba$ka maçlarda doğru olup olmadığını bilmiyorum fakat galatasaray maçları'nda yalan oluyor bu. sağır değiliz hiç birimiz.

rüştü // deniz-servet-luciano-ümit // aurelio-selçuk-appiah-tuncay // nobre-alex
mondragon // uğur-tomas-song-ferhat // hasan-cihan--saidou--ayhan // hakan-necati

maç ba$lar.
ilk 10 dakikada hakan ve necati ile iki pozisyon bulur galatasaray bizim konu$landığımız taraftaki kalede. iyi de pozisyonlardır bunlar. hepsi bu kadar. 12'de appiah atar, 20'de luciano atar, 46'da saidou atılır, 69'da alex atar, 78'de anelka atar. yanılmıyorsam üç top direkten döner. anelka'nın oyuna girdikten sonra song'u paket edip kaçırdığı bir pozisyon vardır. 80. dakikaya doğru; küfürün olmadığı kadıköy tribünlerinde, 'götünüzden siktik mi' pankartı açılır. 'götten sikmek' küfür değildir zira.maç biter.
stad ı$ıkları söner. sadece galatasaray taraftarı'nın olduğu kısım aydınlatılır. sahanın ortasına bir hindi getirir stad görevlisi. 2 sene sonra aslan getirilince hayvan hakları'ndan bahsedilmi$tir ama o tarihte henüz yoktur hayvan hakkı diye bir kavram. ya da "hindi küçük, amaan koy götüne" de denilebilir. taraftar eğlenir, eğlenir, 10'da stadı terkeder. bir tane bile fenerbahçe taraftarı kalmamı$tır, çevik kuvvet biber gazı sıkar. ortada bir kar$ı taraf yokken, sadece biz varken. o kadar yöneticinin içinde adnan polat olaya müdahele eder, çevik kuvvet'e çatar. saat 11.30 olmu$tur. kapılar açılır, dı$arı çıkılır. stadın hemen kar$ısındaki evlerden birinin son katında galatasaray bayrağı sallayıp, aldırma gönül diye bağıran bir taraftar görülür. polis kordonunda e$lik edilir. insanı, allah'ın varlığına inandıran olaylar listesine eklenebilecek $eyler ya$anır aslında o gece. 'mağrur olma padi$ahım, senden büyük allah var' diye bo$una denmemi$tir zira. ligin bitimine üç hafta kala kutlanan -gelmeyen- $ampiyonluk, rakibi küçük görmek, akıl almaz bir $ekilde ters tepmi$tir üç hafta sonra denizli'de. he, o gece kimse bunun farkında değildir; orası ayrı. fenerbahçe taraftarı için unutulmaz derbi galibiyetlerinden birisi; galatasaray taraftarı içinse 23 gün sonraki geçmek bilmeyen 16 dakika kadar olmasa da, bitmek bilmeyen bir 90 dakika olmu$tur bu maç.
yazdım, rahatladım.
"

0 yorum: